TRABZON MEB'USU ŞEHİD-İ MUAZZEZ ALİ ŞÜKRÜ BEY, VEFATININ 95. YILDÖNÜMÜ'NDE DE UNUTULMADI!

TRABZON MEB'USU ŞEHİD-İ MUAZZEZ ALİ ŞÜKRÜ BEY, VEFATININ 95. YILDÖNÜMÜ'NDE DE UNUTULMADI!

TRABZON - Kuvâ-yı Milliye'nin ileri gelenlerinden olup İslamî kimliği ve dindarlığı ile tanınan Trabzon Milletvekili Ali Şükrü Bey, bir suikast sonucu dost bildikleri tarafından şehit edilişinin 95. yıldönümünde Trabzon'da düzenlenen, Prof. Dr. Necmettin ALKAN ve Doç. Dr. Uğur ÜÇÜNCÜ'nün konuşmacı olarak katıldığı programla anıldı.

Trabzon Büyükşehir Belediyesi ve Trabzon Valiliği'nin ortaklaşa Hamamizade İhsan Bey Kültür Merkezi'nde düzenledikleri panel yoğun ilgi gördü.

 
Trabzon Büyükşehir Belediyesi'nin 2015 yılında çıkardığı ve Ali Şükrü Bey’in hayatını anlatan "Hürriyet Uğruna 39 Yıl" kitabının yazarları Prof. Dr. Necmettin Alkan ve Doç. Dr. Uğur Üçüncü'nün konuşmacı olarak katıldı.


Panele; Trabzon Valisi Yücel Yavuz, Trabzon Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Seyfullah Kınalı ve çok sayıda vatandaş katıldı.

Trabzon Büyükşehir Belediyesi tarafından 2016 yılında çıkarılan "Ali Şükrü Bey'in Makaleleri Medeniyet, Tarih ve Siyaset" kitabının da yazarı olan Prof. Dr. Necmettin Alkan Trabzon Büyükşehir Belediyesi ve Trabzon Valiliği'nin her yıl düzenledikleri programlar ile merhum Trabzon Milletvekili Ali Şükrü Bey'in anılması ve gelecek kuşaklara aktarılmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

 
Panelde konuşan "Hürriyet Uğruna 39 Yıl" kitabının yazarları Prof. Dr. Necmettin Alkan ve Doç. Dr. Uğur Üçüncü, Ali Şükrü Bey'in 39 yıl gibi kısa bir hayata sahip olsa da, gerek çok farklı özellikleriyle ve gerekse faaliyetleriyle yakın tarihimizde boy göstermiş mümtaz bir tarihî şahsiyet olduğuna vurgu yaptılar.

 
Mesleki olarak askerî eğitim almış bir bahriyeli, bir yazar, bir yayıncı, bir tüccar, bir siyasetçi, bir gazeteci ve iyi bir aydın olarak çok farklı alanlarda başarılı icraatlarda bulunduğuna dikkat çeken yazarlar:

"Ali Şükrü Bey, Meclis-i Mebûsân'da ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde mebûsluk yapmıştır. İstiklâl Harbi’ne en başından itibaren iştirak ederek vatanın kurtarılmasında siyasî cephede mücâdele etmiştir. Fakat bütün bu güzel özelliklerine ve önemli faaliyetlerine rağmen, unutulmuş ve tarihin tozlu sayfalarına terk edilmiş bir şahsiyettir. Tarihin tozlu ve soğuk sayfalarına terk edilmiş olan Ali Şükrü Bey'in tekrar hak ettiği ilgiyi kazanması ve yakın tarihimize ışık tutması amacı ile hazırladığımız 'HÜRRİYET UĞRUNA 39 YIL' ve 'ALİ ŞÜKRÜ BEY'İN MAKALELERİ MEDENİYET, TARİH VE SİYASET' kitapları Ali Şükrü Bey'in gelecek kuşaklara aktarılması açısından önem arz etmektedir.

Her türlü siyasî tartışma ve münakaşadan uzak, tamamen ilmî ve akademik endişelerden hareket edilerek hazırlanan bu eserlerin yoğun ilgi görmesi bizleri ayrıca mutlu etmiştir.

Eserlerin yayınlanmasında çok büyük katkıları olan Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu'na ve emeği geçenlere teşekkür ediyoruz" ifadelerini kullandılar.

 
Program katılanlara; Trabzon Büyükşehir Belediyesi tarafından çıkarılan 'Hürriyet Uğruna 39 Yıl' ve 'Ali Şükrü Bey’in Makaleleri Medeniyet, Tarih ve Siyaset' kitapları hediye edilirken, Trabzon Valisi Yücel Yavuz katkılarından ötürü Prof. Dr. Necmettin Alkan ve Doç. Dr. Uğur Üçüncü'ye teşekkür etti.

Panel yazarların kitaplarını imzalamaları ve Büyükşehir belediye tarafından açılan ve Ali Şükrü Bey'in fotoğraflarının yer aldığı serginin gezilmesi ile son buldu.

TRABZON MEB'USU ŞEHİD-İ MUAZZEZ ALİ ŞÜKRÜ BEY (1884 – 27.3.1923) KİMDİR?
 
 
"1884 yılında Trabzon Vakfıkebir'in Beşikdüzü nahiyesinde doğan Ali Şükrü Bey, Bahriye Mektebi'nde okumuş, İngiltere'de deniz hukuku eğitimi görmüş, deniz kurmay binbaşısı iken son Osmanlı Meclisi'ne Trabzon mebusu olarak katılır.

Ancak, Meclis'in, 16 Mart 1920'de İtilaf Güçleri tarafından işgal edilip kapatılmasından sonra Ankara'ya geçer. Yeni kurulan Büyük Millet Meclisi'nde Trabzon Milletvekili sıfatıyla vazife alır. Bir süre sonra Mustafa Kemal'e çeşitli nedenlerle muhalefet edenlerden oluşan İkinci Grubun önde gelenlerinden olur.

Kendini yakından tanıyanların ifadesine göre, Ali Şükrü Bey;
 
Hitabet yeteneği yüksek, kürsüde sözünü sakınmadan konuşan biridir. Dönemin siyaset adamlarından Zamir Bey'e (Damar Arıkoğlu) göre; 'İyi İngilizce bilir, etine dolgun, uzunca boylu, gözleri miyop, kalın camlı gözlük kullanır, çenesi biraz kısa, hafif elmacık kemikli, sert bakışlı, ifadesi düzgün, iyi konuşan, sözünü dinleten, kendi bildiğinden şaşmayan' biridir.  
 
DOST BİLDİKLERİ TARAFINDAN KURULAN PLANLI PUSU SONUCU HUNHARCA ŞEHİT EDİLEN ALİ ŞÜKRÜ BEY'İN ŞEHİT EDİLİŞİ

26/27 Mart (1923) akşamı, Karaoğlan Çarşısı'ndaki Kuyulu Kahve'de dostlarıyla sohbet edip ve nargile içtikten sonra Mustafa Kemal’in muhafızlığını yapan Topal Osman'ın adamlarından Mustafa Kaptan’la kol kola yürürken görülmüştür.

Kayboluşunun üçüncü günü kardeşi Şevket Bey, Başbakan Rauf (Orbay) Bey’e başvurur. İkinci Grup üyeleri tarafından Meclis gündemine taşınan konu, vekillerce ateşli biçimde tartışılır, 'kaybolan tavuk değildir, bir milletvekilidir! Meclis derhal harekete geçmelidir' çağrısı üzerine Ankara Valisi Abdülkadir Bey'in emriyle tüm polis ve jandarma teşkilatı seferber edilir.

Topal Osman'ın yardımcısı Mustafa Kaptan'ın itiraf ettiğine göre, Mustafa Kaptan tarafından, yemek bahanesiyle Topal Osman'ın Saman Pazarı'ndaki evine götürülen Ali Şükrü Bey, burada Topal Osman ve sekiz adamı tarafından ikram edilen kahveyi içerken kementle boğulmuştur.

Mustafa Kaptan, cesedin nereye gömüldüğünü söylememiştir ama öğrenildiğine göre Topal Osman, kendisine Mustafa Kemal tarafından verilen Papazın Bağı denen yerdeki evde saklanmaktadır.

Polis ve Jandarma cesedin nereye gömüldüğünü tesbit etmeye çalışmaktadır. 1 Nisan günü bir çobanın ihbarıyla Ali Şükrü Bey'in cenazesi Ankara civarındaki Mühye (Mehye) Köyü civarında gömülü olarak bulunur.

Merhumun vücudundaki izlerden anlaşıldığına göre Ali Şükrü Bey, son nefesine kadar direnmiştir. Öyle ki sıkılmış yumruğunun arasında Topal Osman’ın evindeki sandalyeden kopardığı bir parça bulunmaktadır.

Resmî tarihe göre; cesedin bulunmasından sonra, cinayetten sorumlu tutulan Giresunlu Topal Osman, Papazın Bağı’nda kıstırılmış, 1 Nisan'ı (1923) 2 Nisan'a bağlayan gece sabaha kadar süren çatışmada yaralı olarak ele geçirilmiş, hastaneye götürülürken yolda ölmüştür (sorgulamayı engellemek gayesi ile olsa gerektir ki hastaneye varmadan infaz edilmiştir). Nedense (bazı kaynaklara göre başı kesilerek) alelacele gömülmüştür.

Ancak Meclis Ali Şükrü Bey'in katilinin yakalanarak Ulus Meydanı'nda idam edilmesi kararını oybirliği ile aldığı için, başsız ceset mezardan çıkarılmış, Meclis'in kapısında, ayağından darağacına asılmıştır." (Y. Kaynak: haksozhaber.net)

30.03.2018

Yorumlar